Bebeklerde besin alerjilerine dikkat! Ciddi reaksiyonlara neden olabilir
Çocuk İmmünoloji ve Alerji Bölümü’nden Prof. Dr. İpek Türktaş, besin alerjilerinin çocukluk yaş kümesinde çok sık rastlanan bir durum olduğunu belirterek, “Bebek doğduktan sonra birinci 3 ay içinde, birinci 6 ay içinde yani birinci bir yaş içinde besin alerjileri başlar. Her besin alerjik değildir, en çok tatlanan birinci sırada alerji yapan besin süttür. Sonra yumurta gelir, üçüncü sırada buğday vardır. 1 yaşına yanlışsız kabuklu kuruyemişler buna eklenir. Bilhassa süt alerjileri çok kıymetlidir. Zira bebeğin temel besini süttür. Anne sütü alsa bile ya da rastgele bir formula mamayla beslense bile bebekte süt alerjisi görülebilir, görebiliyoruz” diye konuştu.
‘BAĞIRSAK BELİRTİLERİYLE ORTAYA ÇIKIYOR’
Prof. Dr. Türktaş, besin alerjilerinin belirtileri ile ilgili şunları söyledi; “Bu tepkiler değişik formlarda karşımıza çıkar. En sık rastladığımız form bağırsak alerjileridir. Bebeğin kakasında mukus çıkar, daha sonra kan çıkabilir, bebek çok sık kaka yapar, kolik ağrıları olur. Kusması olabilir, göğüs reddi olabilir, kilo alması bozulabilir. Tüm bunlar inek sütü protein alerjisi hatta bazen kabızlık bile bu bağlamda görülebilir. Bu durumlarda alerjiden kuşku etmemiz gerekir. Yumurta da benzeri bulgular yapar.”
EGZAMA, KAŞINTI, DÖKÜNTÜ VARSA DİKKAT
Besin alerjilerinin sırf bağırsak sistemiyle hudutlu kalmadığını belirten Türktaş, “Bağırsak alerjisi dışında gördüğümüz ikinci klinik tablo deriyle ilgili olur. Deride döküntü, kaşıntı ya da egzama üzere deri kuruluğu üzere bulguları da görebiliriz birinci bebeklik yıllarında besin alerjilerine bağlı olarak, süt ya da yumurtaya bağlı olarak. Son olarak da anafilaksi dediğimiz bir şok tablosudur ki bu en korktuğumuz tablodur. Bebeğin kendisine bir mama ya da bir çay kaşığı yoğurt çok az ölçülerde verilse bile bir anda bebekte şişme, döküntü, kabarma, kaşınma üzere bir anafilaksi, bir şok tablosu gelişebilir. Bu bulgularla karşılaştığımızda besin alerjilerinden kuşku etmemiz lazım” dedi.
‘TOLERANS GELİŞTİRME PROTOKOLLERİ UYGULANMALI’
Tedavide en değerli noktanın yanlışsız teşhis olduğunu vurgulayan Türktaş, “Tedavi için evvel yanlışsız teşhis koymak lazım. Bebeğin diyetinden bütün kıymetli besinleri çıkartmamak lazım. Anne sütü alan bebekte anneye diyet uygulayabiliyoruz lakin annenin de bütün protein kaynaklarını kesmememiz lazım. Şöyle bir protokol uygun olur; bebeğin alerjik tepkilerini, bulgularını ortaya çıkartmayacak halde ancak büyümesini de bozmayacak biçimde toleransını, alerjisi olan besine tolerans geliştirmesini sağlamamız gerekir. Bunun için her bebekte değişik olan toleransı indükleme protokollerini uygulamamız lazım. En değerli mevzu budur. Zati bebek büyüdükçe besinleri tolere etmeye başlayacaktır lakin o vakte kadar da istenmeyen bir tepki görmeden ve büyümesini engellemeden bebeği takip etmek gerekir” diye konuştu.
‘BRONŞİOLİT ASTIMA DÖNÜŞEBİLİR’
Besin alerjisi olan bebeklerde teneffüs yolu enfeksiyonlarının da dikkatle izlenmesi gerektiğini hatırlatan Prof. Dr. Türktaş, “Ayrıca besin alerjisi olan bebekler bronşit için risk kümesidir. Bu bebeklerde soğuk algınlığı dediğimiz gribal enfeksiyonlar göğse inebilir, bronşit, bronşiolit dediğimiz tablolar ortaya çıkabilir ve bunlar tekrarlayabilir. Birinci aylar bebek akciğer gelişimi açısından kritik bir periyottur. Zira birinci 3 ay, birinci 6 ay, birinci 3 yaş bebeğin akciğerlerinin çok süratli geliştiği devirlerdir ve tekrarlayan bronşiolitler akciğer gelişimlerini olumsuz tarafta tesirler ve ilerde bir kronik astım tablosu da ortaya çıkabilir. Tüm besin alerjisi olan bebeklerin bu taraftan de izlenmesi, ailenin uyarılması gerekir” dedi.
