Yapay güzellik algısı yeme bozukluğuna sebep oluyor!
Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Kliniği Eğitim ve Yönetim Sorumlusu Prof. Dr. Esra Çöp, yemek bozukluğu sonucu kişinin süratle kilo kaybetmesiyle ortaya çıkan ‘Anoreksiya nervoza’nın psikiyatrik bir bozukluk olduğunu söyledi. Prof. Dr. Çöp, “Kişinin kilo almaktan çok korkması, kendini kilolu hissetmesiyle birlikte, kilo denetimine yönelik olağandışı davranışların eşlik ettiği bir yeme bozukluğu. Çoklukla bu bireylerde bu hastalık kendi vücut sıhhatlerini bozacak kadar kilo vermelerine, gelişimlerinin geri kalmasına neden olabiliyor. Çok kilo alma kaygıları olabiliyor ve vücut algıları bozulabiliyor. Kişi aynada gördüğü kendini zayıf olmasına karşın çok kilolu algılayabiliyor. Aslında vücudunu algılamasıyla ilgili bir niyetinde bozukluk olduğunu söyleyebiliriz” dedi.
‘KADINLARDA 10 KAT DAHA FAZLA’
Prof. Dr. Esra Çöp, hastalığın daha çok ergenlerde görüldüğünü söyleyerek, “Özellikle 14-18 yaş ergenlerde sık görülüyor. Bayanlarda da erkeklere nazaran 10 kat daha fazla görülüyor. Küçük yaşlarda da nadiren görebiliyoruz. Genelde ergenliklerin başında vücutlarında bir sürü değişiklik olabiliyor. Bilhassa biraz kendilerini kilolu görüyorlarsa bir diyetisyen başvurusu olduğunu görebiliyoruz. Ama bir mühlet sonra denetimi kaybedebiliyorlar. Zayıflamalarına ve zayıf olmalarına karşın kendilerini kilolu görebiliyorlar. Yeme ritüellerini değiştirebiliyorlar. Aileyle sofraya oturmaktan kaçınabiliyorlar. Ve birebir vakitte yeniden kilo denetimini sağlamak için çok antrenman, çok hareketlilik üzere ek davranışlar görülebiliyor. Hatta birtakım çocuklarda tekrar kilo denetimi sağlamak için kusma üzere ya da ilaç kullanımı üzere davranışları da görebiliyoruz. Bilhassa çocuğun, ergenin kişilik özellikleri, aile içi irtibat, ebeveynlerin tavırları, toplumsal medyanın tesiri ya da geçirdiği çeşitli travmalar bunda rol alabiliyor, baskın olabiliyor hastalığın ortaya çıkmasında. Ergenlik periyodu aslında başlı başına birçok değişikliğin ortaya çıktığı bir dönem” tabirlerini kullandı.
Prof. Dr. Çöp, ergenlikte ruhsal ve kişilik değişimi ve gelişimiyle vücut algısının çocuklarda çok kıymetli olduğunu söyleyerek, “Sosyal medyada da günümüzde bir yapay, gerçekçi olmayan ülkü bir vücut algısı yaratılıyor. Bunu nasıl yapıyorlar? Bir, bu usul içeriklerin ön plana çıkarılması olabiliyor. Ya da dijital uygulamalarla görünümün değiştirilmesi olabiliyor. Yani aslında gerçek olmayan bir ülkü, zayıf bir vücut algısı yaratılıyor. Çocuklar da bu mefkureye ulaşmak için, bu vücuda ulaşmak için beslenmeleriyle ve yemeleriyle ilgili çok fazla oynuyorlar açıkçası. Zayıf olmanın hoş olmak ve başarılı olmakla bağlı olduğunu düşünmeye başlıyorlar. Bu da natürel yeme bozukluğuna giden bir adım olabiliyor. Mükemmeliyetçi, muvaffakiyet odaklı, çok katı kuralları olan çocuklarda, bu şekil kişilik özelliği olan çocuklarda anoreksiyanın görülme riski daha fazla olabiliyor. Yeniden çok denetimci aileler, çok denetimci tavırlarının devam etmesi, otoriter aileler, çok eleştiren ailelerde bu aile içi münasebetler bozulabiliyor. Ve çocuğun bu çatışması, o ergenlik çatışmasını yeme üzerinden, yani yeme konusunda inatlaşarak götürmesine neden olabiliyor. O da alışılmış hastalığı ortaya çıkarıcı bir etken olabilir” diye konuştu.
‘DOKTORA BAŞVURULMALI’
