MİT bünyesindeki akademiden dikkat çeken rapor: Yurttaşa muhbirlik çağrısı yapıldı

Millî İstihbarat Akademisi’nin “12 Gün Savaşı ve Türkiye İçin Dersler” raporu 58 sayfadan oluştu. Savaşın teknik değerlendirmesine ve bölgedeki gidişata değinilen raporda, ‘Değerlendirmeler ve çıkarılacak dersler’ ile ‘Türkiye’nin atması gereken adımlar’ kısımları dikkat çekti.

‘BÜYÜK KENTLERE KİTLESEL SIĞINAKLAR YAPILMALI’

Raporda Türkiye’nin, sivil savunma alanındaki hazırlık ve kapasitesini önemli düzeylere çıkarmak zorunda olduğu kaydedilerek, “Öncelikle yaygın bir erken ihbar çizgisi kurulmalı, büyük kentler başta olmak üzere beklenen hava ataklarına karşı ikaz ve alarm sistemleri tesis edilmelidir. Başta hava kuvvetleri ve hava savunma sistemleri olmakla bir arada çağdaş askerî teçhizat konusundaki adımların güçlendirilmesi büyük kıymet taşımaktadır. Kritik devlet kurumları üzere stratejik tesislerde gerekli teknik kurallara sahip sığınaklar kurulmalı, bilhassa büyük kentlerde ulaşımı kolay kitlesel sığınaklar inşa edilmelidir” denildi. Acil durumlarda metro istasyonlarının da sığınak olarak kullanılabilmesine yönelik hazırlıklar yapılması istenirken, taşınabilir bağlantıda yaşanabilecek kesintilere karşı toplumun bilinçlendirilmesine vurgu yapıldı.

SAVUNMA ENDÜSTRİSİNE UYARI

İran-İsrail savaşının, savunma endüstrisindeki temel dinamiklerin sorgulanmasına yol açtığı belirtilen raporda, “Bu durum karşı önlemlerin de daima güncellenmesini gerektirmektedir. Savunma endüstrisi dalı, Türkiye’nin klasikleşen gereksinimlerini temin ederken geleceğin savaş ortamının artık günümüzün gerçekliğine dönüştüğünü unutmamalıdır. Kelam konusu dönüşümler ve yeni araçlar, klasik manada mutlak bir askerî zafer sağlamasa bile İran örneğinde görüldüğü üzere karşı tarafın savunma sistemini felç edebilmekte, klasik caydırıcılığını ortadan kaldırabilmekte ve stratejik bir kazanım yahut kayba yol açabilmektedir” denildi. Raporda üst seviye sivil ve askerî takımların korunmasının da hayati kıymette olduğu belirtildi.

YURTTAŞA MUHBİRLİK ÇAĞRISI

İsrail’in İran’a karşı üstünlük elde etmesinde istihbaratının kritik rol oynadığı söz edilen raporda, “İstihbarat bilhassa de çatışma ve savaş devirlerinde sırf makul kurumlarla sınırlandırılamayacak kadar geniş bir alanı içermektedir. Bu nedenle Türkiye’de, istihbarata karşı koyma konusunda kamuoyundaki farkındalık seviyesi artırılmalıdır. İran’da taarruzların başlamasından sonra halka bu konuda davetler yapılmış ve bu sayede dron yüklü birçok kamyonet ele geçirilmiş, yeniden çok sayıda zanlı casusluk teçhizatıyla tutuklanmıştır” saptamalarına yer verildi. Bu bahiste vatandaşın aktif rol alması gerektiği savunularak, “Mahalle bazındaki bekçilerden en üst düzey stratejik kurumlara kadar bütün güvenlik güçlerinin bu konuda tam bir uyum içinde olması mecburidir. Gelişen ve dönüşen haberleşme teknolojileri, sıradan vatandaşları hatta çocuk yaştaki bireyleri çok bedelli istihbarat kaynaklarına dönüştürebilmektedir. İstihbari farkındalığı artırmak için basın yayın faaliyetlerine özel önem verilmelidir” sözleri kullanıldı.

‘EKONOMİ İYİLEŞTİRİLMELİ’ VURGUSU

Raporda İran’da ‘düşman’ın içeri sızmasında ülkenin ekonomik kurallarının ve kendi içindeki toplumsal barışı sağlayamamasının kıymetli etmenler olduğu belirtilerek, “Türkiye bu çerçevede ulusal birlik ve kardeşlik hissini güçlendirmeli, ekonomik sorunların yol açabileceği problemlere yönelik tedbirler geliştirmeli, ‘Terörsüz Türkiye’ üzere projelerle toplumsal uzlaşıyı kapsayıcı hâle getirmelidir” teklifleri yapıldı. Benzeri biçimde İran’ın kolay bir formda maksat alınmasında ‘uluslararası yalnızlığının’ tesiri olduğu savunulurken, Türkiye’nin son periyotta çeşitli ülkelerle alakalarını onarma istikametinde attığı adımların değerli olduğu kaydedildi. Raporda bundan sonraki mümkün senaryolara da yer verildi. İran ve İsrail’in müzakere masasına dönmesinin Türkiye için en uygun senaryo olduğu kaydedildi. “Böylesi bir senaryoda Türkiye, ABD ve İran ortasındaki kolaylaştırıcı arabulucu rolünü sürdürmeli, İran ile yapan diyaloğunu derinleştirmeye çalışmalıdır” denildi. Diplomatik teşebbüslerin sonuçsuz kalacağı ya da çatışmaların tekrar başlayacağı bir senaryoda ise Türkiye’ye kitlesel göçlerin artacağı uyarısı yapıldı.

MİLLÎ İSTİHBARAT AKADEMİSİ NEDİR?

Millî İstihbarat Akademisi, 2023 yılında Ulusal İstihbarat Teşkilatı bünyesinde kuruldu, 2024’te faaliyetlerine başladı. ‘Türkiye’de istihbarat alanının bir bilim kolu olarak yerleştirilmesi ve geliştirilmesine katkı sunmayı hedefleyen’ akademide, yüksek lisans ve doktora programlarının olacağı duyuruldu. İstihbarat, güvenlik, strateji, bölge çalışmaları, siber güvenlik ve kriptoloji, uydu-uzay sistemleri, yapay zekâ ile bilgi analitiği çalışmalarının yapılacağı akademi şu anda yüksek lisans müracaatlarını kabul ediyor.