İstanbul Atlas Üniversitesi Rektörü, Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Ersoy Kocabıçak: Teknoloji üretmek gerek
İstanbul Atlas Üniversitesi Rektörü, Beyin ve Hudut Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Ersoy Kocabıçak, bilhassa sıhhat teknolojileri alanında daha fazla gelişime gereksinim bulunduğuna dikkat çekerek “Bu alanda hâlâ yurtdışına bağımlı olmamız, daha bağımsız ve özgün bir yapıya sahip olma gerekliliğini ortaya koyuyor. Sıhhat teknolojileri alanında dışa bağımlılıktan kurtulmak için kendi teknoloji ve eserlerimizi üretmemiz, bu alanda yatırım ve istihdamın artırılması, bilimsel araştırmaların desteklenmesi, sıhhat teknolojileri alanında nitelikli uzman yetiştirilmesi öncelikli mevzuların başında geliyor” dedi.
Prof. Kocabıçak ile sıhhat alanında verilen yükseköğrenim, geleceğin meslekleri ve sıhhat alanında çalışanların göç etmesi üzere mevzuları konuştuk.
– Atlas Üniversitesi çok genç bir yükseköğretim kurumu. Üniversitenin kuruluş gayesi ve öncelikli amaçları nelerdir?
Akademik seyahatine 2018’de başlayan İstanbul Atlas Üniversitesi, birinci öğrencilerini 2020-2021 akademik yılında kabul etti. Sıhhat teknolojileri alanında tematik bir üniversite olmanın ötesine geçerek mühendislik ve yapay zekâ üzere alanlarda da eşsiz bir pozisyona sahip, yenilikçi ve global ölçekte tanınan bir üniversite oluşturma hedefiyle kurulan üniversitemiz, bölgesel gereksinimleri göz önünde bulundurarak sıhhat teknolojileri ve mühendislik alanlarında liderlik sağlamayı hedefliyor.
Üniversitemizde 6 fakültede 28 lisans, 29 lisansüstü ve 3 doktora programı bulunmaktadır. Meslek Yüksekokulu bünyesinde 13 program mevcuttur. 2024 prestijiyle, üniversitemizde 8 bin 444 öğrenci tahsil görmektedir.
“Kelebek etkisi” sloganıyla kurulan üniversitemiz, sıhhat teknolojileri, nöroteknoloji, nörobilim ve yapay zekâ üzere geleceğin bilim ve teknoloji alanlarında fark yaratan projelere odaklanıyor.
POZİTİF TESİRİ OLACAK
– Gençler sıhhat alanında üniversite eğitimi görmek istiyor mu? Bu alana talep artıyor mu sizce?
Gençlerin her yıl sıhhat alanındaki mesleklere ilgi gösterdiğini söyleyebiliriz. Artan nüfus ve nüfusun yaşlanması üzere nedenlerle sıhhat alanında yetişmiş insan gücüne olan muhtaçlığın gelecekte de devam etmesi nedeniyle önümüzdeki yıllarda de sıhhat alanındaki meslekler en çok tercih edilen alanlar olacaktır.
– Türkiye’de sıhhat alanında verilen eğitimi kâfi buluyor musunuz? Neler yapılmalı?
Eğitim kalitemiz genel manada âlâ bir düzeyde olmakla birlikte, birtakım eksikliklerin olduğunu da kabul etmemiz gerekiyor. Buna karşın, bulunduğumuz coğrafyada sunduğumuz eğitim kalitesini güçlü buluyoruz ve bu bahiste öncü bir rol üstleniyoruz. Fiziki imkânlarımız epey yeterli durumda. Lakin, bilhassa sıhhat teknolojileri alanında daha fazla gelişime gereksinimimiz var. Bu alanda hâlâ yurtdışına bağımlı olmamız, daha bağımsız ve özgün bir yapıya sahip olma gerekliliğini ortaya koyuyor.
Sağlık teknolojileri alanında dışa bağımlılıktan kurtulmak için kendi teknoloji ve eserlerimizi üretmemiz, bu alanda yatırım ve istihdamın artırılması, bilimsel araştırmaların desteklenmesi, sıhhat teknolojileri alanında nitelikli uzman yetiştirilmesi öncelikli bahislerin başında geliyor.
Sağlık alanında stratejik eserlerin geliştirilmesi, bilimsel araştırmaların desteklenmesi ve yerli üretim kapasitesinin artırılması bahislerinde bu teşebbüslerin geliştireceği kıymetli projeler, ülkemizin kalkınma amaçlarına kıymetli katkılar sağlayacaktır.
– Genç doktor ve hemşirelerin bir kısmı yurtdışına göç ediyor. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bardağın dolu tarafından bakarsak bu durumun müspet tesirlerinin olacağını düşünüyoruz. Global tecrübe ve bilgi paylaşımı açısından baktığımızda farklı ülkelerde çalışma, sıhhat işçisine yeni teknolojiler, tedavi sistemleri ve uygulamalar hakkında bilgi edinme imkânı sağlar.
Uluslararası sıhhat standartlarını öğrenen sıhhat çalışanı, bu bilgi birikimini ve edindikleri tecrübeleri daha sonra ülkemize dönerek paylaşabilir, bu da sıhhat sisteminin ve sıhhat hizmetlerinin gelişimine ve kalitesinin artırılmasına katkıda bulunabilir. Sıhhat eğitiminde eksiklerimize karşın güçlü ve güzel taraflarımızın olduğunun farkındayız. Yurtdışında çalışan bir doktor ya da hemşire, ülkemizin sıhhat hizmetlerinin kalitesini temsil ediyor. Nitelikli sıhhat çalışanının yurt dışında başarılı olması, ülkenin eğitim ve sıhhat sisteminin kalitesini yansıtabilir.
Yurtdışında çalışan sıhhat işçimizin muvaffakiyetleri, ülke sıhhat sistemine yönelik inanç ve ilgiyi artırabilir. Nitelikli sıhhat işçisinin yurtdışına gitmesi, global sıhhat krizlerinde memleketler arası yardımlaşmanın bir kesimi olmalarını sağlar. Türkiye üzere ülkelerin bu çeşit işbirliklerine katkıda bulunması, global ölçekte itibar kazandırabilir. Yurtdışındaki sıhhat işçisi, edindikleri deneyimleri kullanarak sıhhat bölümünde girişimcilik yapabilir ve yenilikçi projeler üretebilir. Bu yararların daha faal olması için, yurtdışına giden sıhhat işçisinin temasta kalması ve ülkemize katkı sağlayabilecekleri platformların oluşturulması değerlidir.
MESLEKLERİN EVRİMİ
– Gelecek 10 yıl içinde sizce sıhhat alanında hangi meslekler ortadan kalkacak? Yerine neler gelecek?
Günümüzde sıhhat alanındaki teknolojik yenilik ve gelişmelerle bir arada birtakım mesleklerin ortadan kalkacağı öngörüsü uzun yıllardan beri en çok konuşulan bahisler ortasında yer almaktadır. Son yıllarda öne çıkan robot dayanaklı cerrahi yahut robotik cerrahi, robotik sistemler kullanılarak gerçekleştirilen her türlü cerrahi prosedürdür.
Minimal invaziv cerrahi sistemlerinin sınırlamalarını ortadan kaldırmak ve açık cerrahi yapan cerrahların hünerlerini ileri bir seviyeye taşımak gayesiyle tasarlanan robotik cerrahinin kullanıldığı alanlar yakın gelecekte daha da gelişecektir. Sıhhat alanında mesleklerin evrimi, teknolojik gelişmelerle birlikte kimi mesleklerin azalmasına ve yeni mesleklerin ortaya çıkmasına neden olacaktır. Bu süreçte, sıhhat çalışanlarının daima olarak kendilerini geliştirmesi ve yeni marifetler edinmesi değer kazanacaktır.
