Cumartesi Anneleri 1066. haftada taleplerini sıraladı: ‘Barışın kaybedeni olmaz’

Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini öğrenmek ve faillerin yargılanması talebiyle 1995 yılından bu yana Galatasaray Meydanı’nda oturma aksiyonu yapan Cumartesi Anneleri, 1065’inci haftada da meydandaydı.

30 Ağustos Memleketler arası Zorla Kaybedilenler Günü’nde de kamuoyuna Galatasaray Meydanı’ndan seslenen kayıp yakınları, taleplerini tekrarladı.

Kayıp yakını Sebla Arcan’ın okuduğu açıklama şu formda:

“1066.haftamızda yeniden kişi sınırlaması ile bizi Galatasaray Meydanı’ndan ayıran polis bariyerlerinin ödündeyiz. Bu keyfi yasağın ve sınırlamanın Anayasa’nın ve üniversal hukukun inkârı olduğunu bir defa daha haykırıyoruz.

Bugün, 30 Ağustos Memleketler arası Zorla Kaybedilenler Günü. 2010 yılında Birleşmiş Milletler tarafından ilan edilen bu gün, dünyanın dört bir yanında zorla kaybedilen bireyleri anmayı ve onların ailelerinin adalet arayışını görünür kılmayı amaçlamaktadır. 30 Ağustos, sadece geçmişin acılarını hatırlatmaz; birebir vakitte gelecekte misal ihlallerin yaşanmaması için farkındalık yaratmayı da hedefler.

‘CEZASIZLIK, YARALARIN SARILMASINI ENGELLER’

Biz biliyoruz, yaşadık: Gözaltında kaybetmeler yalnızca kaybedilenlerin değil, onların yakınlarının da hayatını paramparça eder. Kayıp yakınlarını belirsizlik içinde yaşamaya mahkûm eder. Bu belirsizlik, ‘acıların en büyüğü’ dür. Kaybedilenlerin akıbetinin karanlıkta bırakılması, fail ve sorumluların cezasızlık zırhıyla korunması, yaraların sarılmasını mahzurlar. Hakikatin gizlenmesi toplumsal hafızada da derin yaralar açar, nesiller ortası travmayı kalıcı hale getirir.

Bu yüzden kayıp ailelerinin hakikati bilme talebi sırf kayıplarına ulaşmayı değil; hakikat yoluyla herkes için onurlu ve kalıcı bir barışın kapısını aralamayı da maksatlar. Zira kalıcı barış, yaraların tanınması ve güzelleştirilmesiyle mümkündür. Hakikatin ortaya çıkarılması; ailelerin acısını, toplumun güvensizlik hissini onarır. Cezasızlık kültürünü kırar, toplumun barış inşa süreçlerine itimadını artırır.

‘HAKİKAT VE ADALET TALEBİ, DEMOKRATİK BARIŞIN TEMEL KOŞULU’

Söyledik, söylemeye devam edeceğiz: Barışın sürdürülebilirliği yalnızca çatışmaların sona ermesiyle değil, geçmişin adil bir biçimde aydınlatılmasıyla mümkündür. Hakikat ve adalet talebi, kayıp aileleri için ferdi bir gereksinim olmanın ötesinde, demokratik barışın temel şartıdır.

Bizler, bugün Galatasaray’da dünyanın her yerindeki zorla kaybedilenlerin yakınlarıyla tıpkı hisleri ve talepleri paylaşıyoruz:

• Kayıplarımızın nerede oldukları açıklansın, mezarları bulunsun, hakikat ortaya çıkarılsın.
• Fail ve sorumlular yargılansın, cezasızlık sona ersin, adalet sağlansın.
• Devlet geçmişle yüzleşsin, hesap verebilirlik sağlansın.
• Gözaltında kaybetmelerin tekrarlanmasını önleyecek yasal düzenlemeler yapılsın, faal sistemler kurulsun.

Bu taleplerimizin ısrarlı takipçileri olmayı sürdüreceğiz. Yalnız kaybedilenleri değil, onları kaybedenleri ve kaybetme iklimini yaratanları da unutmayacağız. Türkiye’nin toplumsal barışına ve demokrasisine katkı sunmak için kelamımızı söylemekten vazgeçmeyeceğiz.

‘BARIŞIN KAYBEDENİ OLMAZ’

30 Ağustos Milletlerarası Zorla Kaybedilenler Günü vesilesiyle hatırlatıyoruz: Barışın kaybedeni olmaz. Silahların sustuğu bu süreçte barış ve demokratikleşme umudunu büyütme vakti. Daha yüksek sesle barış ve demokrasi talep etme vakti. Farklılıklarımızla ayrışmak değil, ortak insanlık bedellerinde birleşme vakti. Ve barış umudunu araçsallaştırmak isteyenlere karşı daima birlikte hayır deme vakti.

30 Ağustos Milletlerarası Zorla Kaybedilenler Günü vesilesiyle Batman’da, Diyarbakır’da, Yüksekova’da, İzmir’de ve dünyanın her yerinde hakikat ve adalet gayreti yürüten kayıp yakınlarını ve insan hakları savunucularını dayanışma duygumuzla selamlıyoruz.”