Özgür Özel’den ‘kurultay davası’ ve ‘erken seçim’ çıkışı! ‘Mansur Yavaş’ sorusuna çarpıcı yanıt: ‘Aday değişecekse, bu kararı…’
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Lideri Özgür Özel, Bloomberg’den gazeteci Fırat Kozok’un sorularını yanıtladı.
Özel, “Hangi kuralları istiyorsa Tayyip Bey bildirsin, o koşullarda seçime razıyız’ dediniz. Yani erken seçimin şartı Sayın Kılıçdaroğlu ya da partiye kayyum atanmasından geçiyorsa buna da ‘evet’ mi diyorsunuz?” sorusuna, şu cevabı verdi:
“Yeter ki seçim yapsın. Ben çünkü yapılacak seçimi her koşulda kazanacağımıza inanıyorum. Şunu söylüyorum; ne istiyorsun? ‘Seçim yapmak için Özgür Özel partinin başında olmasın.’ Ben partinin genel başkanlığından istifa edeyim. ‘Ekrem İmamoğlu aday olmasın, ben onun diplomasını iptal ettim.’ Tamam Ekrem Lider da olmasın öbür aday gösterelim. 2 Kasım’a sandığı koysun, istediği kurallarda gidelim. Bu sene Kasım’da yapsın ya da seçim kararını alarak, yani baharda yapılacağını ilan etmek kaidesiyle baharda da yapsa olur.”
“PARTİNİN YANİ KURULTAYDA SEÇİLMEMİŞ BİRİNİN CHP’Yİ YÖNETMESİ MÜMKÜN DEĞİL”
Özel, “Ancak siz, delegelerin seçmediği bir ismin partiyi yönetemeyeceğini söylediniz” hatırlatması üzerine “Partinin yani kurultayda seçilmemiş birinin Cumhuriyet Halk Partisi’ni yönetmesi mümkün değil. Benim söylediğim şu; Tayyip Erdoğan’ın korktuğu biz isek birimiz aday değil, birimiz partinin başında değilsek sorun yok o vakit. Ben partinin resmen başında olmayabilirim lakin kampanyanın başında aslında olurum. ‘Partiye kayyım atacağım, partiyi karıştıracağım, seçime gideceğim.’ Her kuralda yeneriz” dedi.
“ERDOĞAN BİR BEŞ YIL DAHA İSTİYORSA, GELSİN ERKEN SEÇİM YAPSIN”
CHP lideri Özel, “Erken seçim konusunda daima 2025 sonbaharına işaret ettiniz. Lakin iktidar 2027 yılında size ‘Sürekli seçim diyorsunuz buyrun’ derse ne yapacaksınız, sizin destekleyeceğiniz bir erken seçim için son tarih nedir?” sorusunu da şöyle yanıtladı:
“Erdoğan’ın vazife periyodu beş yıl, tam 2,5 yılı bu sene Kasım’a geliyor. Artık Erdoğan bir beş yıl daha istiyorsa, gelsin erken seçim yapsın. 2,5k yıl benden, 2,5 yıl ondan, matematik kolay. Bunun dışındakini, ben hakikat bulmuyorum diye söyledim. Ben hala birebir noktadayım. Erdoğan’ın, kendisi için avantaj olabilecek bir tarihte, bizim kapımıza geldiğinde geri döneceğini bilmesini isterim.
Hesaplarını ‘CHP her kaidede benim istediğim seçim tarihine dayanak verir’ diye yapmasınlar, bu türlü bir lüks yok. Bunu söyleyeyim. Ancak gelecek sene geldi, bu tarihte seçim olmadı, vatandaşın, milletin sıkıntıları ortada ve bir erken seçim teklif ediliyor. O anda o kuralları tekrar kıymetlendiririz. Ancak biz diyoruz ki, gel 2 buçuk yılını bitirince gidelim, millet seni seçiyorsa 2 buçuk yıl daha kazan. Yok millet bizi seçiyorsa bırak git, milletin yakasından düş diyoruz.”
“ADAY DEĞİŞECEKSE BUNU BU KARARI TEKRAR BEN VERMEYECEĞİM”
Özel, “İmamoğlu, adaylığının önünün kesilmesi halinde alternatif isimleri destekleyeceğini söyledi. Bu durumda siz hangi koşullarda kendinizin adaylığını gündeme getirirsiniz?” sorusuna da şu karşılığı verdi:
“Biz Ekrem İmamoğlu’nun adaylığını hukuk gayretiyle de siyasi uğraşla de sonuna kadar zorlamak durumundayız. İmamoğlu bir kişinin ya da bir partinin adayı olmaktan çıktı. Adaylığı için 15,5 milyon kişi oy kullandı. Bunların 2 milyona yakını CHP’li 13,5 milyonu parti üyesi olmayan bireyler. Ekrem Başkan’ın dediği üzere adaylığının önü bu tıp atılımlarla kesilirse elbette CHP’nin bir adayı olacak. Hepimiz de onu destekleyeceğiz.
Benim duruma gelince, ben partinin genel liderinin, bilhassa Toplumsal Demokrat bir partide direkt kendisinin aday olması ya da tek seçici olmasını hakikat bulmuyorum. Aday değişecekse bunu bu kararı tekrar ben vermeyeceğim. Ama burada da seçimi kazanacak bir aday olması lazım. Burada partinin genel liderinin süreci yöneten kişi olması olağandır ancak kendisinin adaylığı objektifliğini ortadan kaldırır. Bunun için ben kendi adaylığımı bir seçenek olarak ortaya koymaktan birinci günden beri kaçındım, kaçınmaya da devam edeceğim.”
“ERDOĞAN’I EKREM İMAMOĞLU GEÇİYOR, MANSUR YAVAŞ GEÇİYOR”
Özgür Özel, kendisinin de anketler olup olmayacağının sorulması üzerine şu cevabı verdi:
“Bugün prestijiyle bakıyoruz mesela anketlere Erdoğan’ı kim geçiyor diye. Erdoğan’ı Ekrem İmamoğlu geçiyor, Mansur Yavaş geçiyor. O vakit Mansur Yavaş kimsenin yok sayamayacağı bir seçenek şu anda parti açısından ve partinin bir belediye lideri. Lakin diyelim ki Mansur Yavaş bu durumunu korudu ve o gün geldi. Burada bunu da toplumsallaştırmak gerekir diye düşünüyorum. Yani tekrar partinin yetkili heyetlerinden da tartışılır. Lakin bence yine sandıkları kurmak ve Mansur Yavaş’ın adaylığını yeniden geniş bir toplumsal mutabakata dönüştürmek gerekebilir.”
“O GÜNKÜ ADAY KİMSENİN YEDEĞİ DEĞİL”
CHP lideri Özel, “Mansur Yavaş, Ekrem İmamoğlu ile ön seçime girmemişti. Ya sizin mümkün adaylığınızda tekrar misal bir duruş koyarsa?” sorusunu da şöyle yanıtladı:
“Şimdiden bir isim hani adayımız Mansur Yavaş olacak demek, Mansur Yavaş’ı da maksada oturtmak olur bir yandan. Lakin o gün çıkacak adayın şöyle bir özelliği olacak. Bir, o günkü aday kimsenin yedeği değil. Zira bu adaya da haksızlık. Yani yürütülen sürece de haksızlık. O gün çıkacak adayın topluma bir taahhüdü olacak kesin. O da Türkiye’yi süratli demokrasiye döndürme. Bizim daima savunduğumuz güçlü bir parlamento ve parlamenter sisteme döndürme kuralları ve kuralları yine inşa etme. Hukuk devletine dönme ve her nasıl ki Erdoğan’ın partisi iktidara geldikten sonra Erdoğan’ın siyasi yasağını kaldırmak için de bir çaba içindeydi. Bu çabayı sürdürmek de adayımızın en kıymetli vazifesi olacak.”
“EYLÜL’DE 30 GÜNÜN 18 GÜNÜ DAVA VAR”
“Eylül ayı CHP açısından kritik davaların olduğu bir ay olacak. Bu ağır dava yükünün ülkenin genel ve ekonomik havasına tesiri nasıl olur sizce?” sorusu üzerine Özel, şöyle konuştu:
“Bu süreçle ilintili tüm davalara bakarsak, Eylül’de 30 günün 18 günü dava var. Esasen seçimli, sandıklı demokrasilerin ortasında en berbat yerlerdeyiz, bu davalar da ülkede muhalefetin sindirilmesi, susturulması, ülkenin muhalefetsiz hale getirilmesi manasına geleceği için Türkiye’nin bu davaların duruşmaları yaklaştığında risk priminin yükselmesi, borsada düşüşlerin yaşanması, davanın ertelenmesiyle de borsanın yükselmesi, hiç şaşırtan değil. Zira bu, direkt demokrasiyle bağlı bir şey.
Ve bir ülkede, nitekim, demokrasi kısıtlanıyorsa, muhalefet baskılanıyorsa, o ülkede özgür bir yatırım ortamı olmadığını gösteriyor. Yabancı yatırımcı güvercinden daha ürkektir. Gelip de bu ülkeye para sokar mı? Yahut soktuğu parasını burada fiyat mı? Düşünür ki bu ülkede 16 milyon kişilik kentin belediye liderine bunlar yapılıyorsa, 30 yıllık diploma iptal ediliyorsa, mazbata iptal ediliyorsa, ana muhalefet partisinin genel başkanı iktidar eliyle değiştirilmeye çalışılıyorsa kendi paramın teminatı yok. Bu durumda, bu yapılanlar CHP’ye kötülük değil. Direkt Türkiye’ye kötülük, Türkiye iktisadına kötülük.”
“AK PARTİ’DE VE MHP’DE ÇOK ÖNEMLİ BİR ERİME VAR”
Özel, “Mahkemeden çıkacak mümkün olumsuz bir karar, sanki CHP içerisinde bir bölünmeye ve hatta yeni bir parti kurulmasına neden olur mu, bu türlü bir tabloda Özgür Özel ne yapar?” sorusuna da şu karşılığı verdi:
“Bir siyasi partinin YSK tarafından katılaşmış bir kongresini, iki yıl sonra bir asliye hukuk mahkemesi geri döndüremez. Döndürürse, Türkiye’de sistem çöker. Burada tehdit CHP değil ki. Burada tehdit tıpkı vakitte AK Parti’ye, tıpkı vakitte MHP’ye, tıpkı vakitte seçimle vazifeye gelen herkese. Ben bunun sonuç değil, süreç odaklı olduğunu düşünüyorum. Yani CHP’yi tartıştırmaya yönelik. Cumhuriyet Halk Partisi’nden ikinci bir parti yahut parti içinde ikilik falan çıkmaz.
YSK’nın verdiği mazbatanın bir asliye hukuk mahkemesi eliyle iptal ettirilmesi durumunda CHP’de bir lider tartışması çıkaramazlar. Parti tarihinin en güçlü devirlerini yaşıyor şu anda. Ben hiçbir şeye güvenmiyorsam, sokağı doğru okumama güvenirim. Parti 47 yıl sonra birinci parti oldu. Hala 9 firmanın anket ortalamasında – yani bunda iktidarın çok sevdiği firmalar da dahil – CHP, AK Parti’nin önünde ve önünde gitmeye devam ediyor. AK Parti’de çok önemli bir erime var. MHP’de çok önemli bir erime var. Birtakım anketlerde AKP, MHP toplamından fazla oy alıyor Cumhuriyet Halk Partisi. Bu kaideler altında yapılacak her şey, gelecek olan seçimdeki CHP’nin muvaffakiyetini artırır.”
“MİTİNGLERİ CUMHURBAŞKANI ADAYIMIZLA BİR ARADA ERKEN SEÇİM TALEP YAHUT BİR SEÇİM MİTİNGİ OLARAK SÜRDÜREBİLİRİZ”
Özel, “İmamoğlu ve tutuklu belediye liderlerimiz tutuksuz yargılanırsa mitinglerin formatı değişir demiştiniz, ne olur?” sorusuna, “Birincisi bunlar bir reaksiyon mitingi. Reaksiyonun sebebi Cumhuriyet Halk Partisi’ne karşı darbe teşebbüsü. Bu tutukluk halleri ortadan kalkar, adil bir yargılama süreci başlarsa, biz bu reaksiyon ve protesto mitinglerini durdurabiliriz. Lakin miting yapmayı bırakır mıyız? Tutuksuz yargılanma durumunda Cumhurbaşkanı adayımız dışarıda olduğuna nazaran bu sefer bu mitingleri Cumhurbaşkanı adayımızla bir arada bir erken seçim talep yahut bir seçim mitingi olarak sürdürebiliriz” yanıtını verdi.
“ELEŞTİRMEYE DEVAM EDECEĞİZ”
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “19 Mart süreciyle ilgili ABD’ye suçlamalar yöneltiyorsunuz. Bugüne kadar ABD Büyükelçisi’nden bir randevu talebi geldi mi, tenkitlerinizin desteği nedir?” sorusunu şöyle yanıtladı:
“ABD’nin büyükelçisi buraya atanmadan evvel yerine bakan maslahatgüzardan bir randevu talebi oldu. Büyükelçi olmazsa ülkenin kurucu partisi ile bağlantıları sürdürme geleneği açısından sakıncalı olduğunu değerlendirdik. Ve nazik bir cevapla büyükelçi başladıktan sonra bekleyeceğimizi söyledik. Şu ana kadar Sayın Barrack’ın randevu talebi olmadı ancak geçtiğimiz günlerde CHP’nin bu türlü bir görüşmeye nasıl bakacağına ait bir soru gelmiş.
Biz de randevu talep edilirse her vakit bunu karşılayacağımızı söyleyebiliriz. Tom Barrack tavrını meydanlarda da eleştiriyorum. Meclis’te de eleştirdim. Ziyaret ederse burada da eleştiririm lakin alışılmış diplomatik nezaket ve diplomatik bağların gerektirdiği hudutlar içinde. Zira Tom Barrack bir Büyükelçi’nin hudutlarını aşan bir yaklaşımı olduğunu ve ikiz misyonundan aldığı hamasetle bütün Ortadoğu’da kendisi Trump ismine bir oyun kururken Türkiye’ye de burada roller verdiğini görüyorum.
Bu bir Büyükelçinin misyon hudutlarını aşan bir şey. Bunu kabul etmeniz mümkün değil. Ziyaret ederse kendisine de bunu bu açıklıkla söylerim, eleştirmeye devam edeceğiz. Trump’a en yakın kişi diyor ki ‘üçüncü dünya ülkelerinde bu türlü olur.’ ‘Muhalifleri içeri tıkar onlardan kurtulursun yoluna bakarsın, Erdoğan bu işi halledecek’ diyor. Buna bir sözle bir reaksiyon göstermedi. Ömer Çelik de göstermedi, öbür kimse de göstermedi.”
