Küpesi olan öğrenci alınmamıştı: Sendika şube müdürünün oğlunun kimliği olmadığı halde sınava alındığı iddia edildi
Eğitim-İş 2025-YKS sonrasında kamuoyuna yansıyan olaylara ait açıklama yaptı. Açıklamada, ÖSYM’nin imtihan güvenliği konusunda sınıfta kaldığından ve sistemi iflasa sürüklediğinden kelam edildi.
Ayvalık’ta Eğitim-Bir-Sen yöneticisi olan bir şube müdürünün oğlunun, kimliği yanında olmadığı halde imtihana alındığının tabir edildiği açıklamada, “25 dakika sonra babası tarafından camdan uzatılan pasaportla süreç tamamlanmıştır. Salon liderinin “Sorumluluğu ben alıyorum” diyerek imtihan yönetmeliğini açıkça ihlal etmesi, bu imtihanın herkes için eşit kurallar altında yapılmadığını bir kere daha göstermiştir.
Oysa ki, kimliğini gösterir resmi dokümanı yanında olmayan, 1 dakika bile geç kalan, ya da yalnızca küpe, bileklik üzere aksesuarları nedeniyle imtihana alınmayan binlerce öğrenci örneği hafızalarımızdadır. Lakin kelam konusu iktidar etrafı ya da yandaş sendika üyeleri olduğunda, tüm kurallar bir anda “esnetilebilir” hale gelmektedir. ÖSYM uygulamalarında önemli bir ikili standart, adaletsizlik ve kayırmacılık olduğu gözler önüne serilmektedir. Bu olay derhal soruşturulmalı, ilgili bina sorumlusu ve salon başkanı başta olmak üzere tüm sorumlular hakkında yasal süreç başlatılmalıdır” denildi.
Birçok imtihan salonunda sadece bir salon liderinin misyon yaptığı ve kâfi sayıda gözetmen bulunamadığı için imtihan güvenliğinin önemli formda ihmal edildiğinin belirtildiği açıklamada, “Sınıflarda kamera bulunmaması ve vazifeli eksikliği nedeniyle ortaya çıkan problemlerin ve şikayetlerin kayıt altına alınması ya da denetlenmesi mümkün olmamıştır. Yani itiraz sistemleri neredeyse fonksiyonsuz hale gelmiştir” tabirleri kullanıldı.
“YAPISAL PROBLEMLERİN YANSIMASI”
Açıklamada son olarak, “Öğretmenler ise artan enflasyon karşısında düşük imtihan fiyatlarını, uzun süren imtihan mesailerini, şahsî eşyalarına ve kıyafetlerine müdahale eden güvenlik uygulamalarını haklı münasebet göstererek imtihan misyonlarını kabul etmemektedir. Bu yaşananlar yalnızca bir imtihan aksaklığı değil, eğitim sisteminde derinleşen yapısal problemlerin yansımasıdır. Tüm bu çöküşün gerisinde, kamuda “tasarruf” deyince aklına kendi lüksü değil halkın temel hakları gelen AKP iktidarı ve ortakları vardır. Milyonlarca gencin geleceğini belirleyen böylesine hayati bir imtihanda, üstelik yüksek imtihan fiyatlarıyla öğrencilerden büyük meblağlar toplanmasına karşın, yaşanan güvenlik zafiyetleri, iktidarın eğitimi nasıl değersizleştirdiğini ve liyakatten nasıl uzaklaştığını bir defa daha ortaya koymuştur” tabirlerine yer verilirken “Sınav güvenliği ihlalleri derhal soruşturulmalı, gözetmen sayısı artırılmalı, vazife fiyatları güncellenmeli, tüm öğrencilere eşit uygulama sağlanmalıdır. “Eğitim bir ülkenin geleceğidir. Bu geleceği karartmaya kimsenin hakkı yoktur” ikazları yapıldı.
